AVRUPA YAPAY ZEKA TÜZÜĞÜ (AI ACT)

Teknolojinin ilerlemesi ile son yıllarda hayatımızın her alanında önemli bir yer edinen yapay zeka teknolojisinin hukuktaki yeri ve geleceği ile ilgili soru işaretlerinin giderilmesi için büyük adım atıldı. Avrupa Komisyonu’nun 21 Nisan 2021 tarihinde teklife sunmuş olduğu Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi tarafından 13.03.2024 tarihinde kabul edildi.

Tüzüğün Konusu, Amacı ve Önemi

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü (AI Act), Avrupa Birliği’nin yapay zeka (AI) teknolojileri üzerinde kapsamlı bir düzenleme getirmeyi hedefleyen ilk yasal çerçeve. Tüzüğün ana amacı, YZ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımında güvenliği, etik standartları ve insan haklarına saygıyı sağlamak ve teşvik etmek. Aynı zamanda, yenilikçi AI teknolojilerinin gelişimini destekleyerek Avrupa’nın dijital ekonomisinde rekabet gücünü artırrılması da hedeflenmekte.

YZ teknolojilerinin hızla yayılması ve hayatın her alanında etkili olması sebebiyle bu tüzük önemli bir gelişme. Tüzük, AI sistemlerinin toplum üzerinde olumsuz etkilerini minimize etmek için düzenleyici bir çerçeve oluştururken, aynı zamanda bu teknolojilerin sağladığı faydaları maksimuma çıkarmayı amaçlıyor. Bunu belirli kural ve standartlar geliştirerek YZ sistemlerinin şeffaf, güvenli ve hesap verebilir olmasını sağlayarak gerçekleştirecekler.

Tüzük Kimler İçin Geçerli ve Neleri Kapsıyor

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü, AB üyesi ülkelerde faaliyet gösteren tüm kuruluşlar ve YZ sistemlerini kullanan ya da geliştiren tüm şirketler için geçerli. Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nde sunulan ya da kullanılan tüm YZ sistemleri bu tüzüğe tabi olacaktır. Ayrıca, AB dışında yer alan ancak AB pazarına YZ sistemleri sunan veya AB’de YZ hizmetleri sağlayan şirketler de bu düzenlemelere uymak zorunda.

Tüzük, YZ sistemlerinin geliştirilmesi, dağıtımı ve kullanımını kapsayan geniş bir alanı düzenliyor. Bu bağlamda, YZ sistemlerinin tasarımı, veri yönetimi, algoritma güvenilirliği, kullanıcıların bilgilendirilmesi ve YZ sistemlerinin sonuçları gibi konularda detaylı hükümlere yer verildi.  Ayrıca, YZ sistemlerinin potansiyel risklerine göre sınıflandırılması ve bu risk kategorilerine uygun önlemler alınması gerekliliğinin öne çıkıyor.

Vatandaşlar ve İnsan Hakları İçin Önemi

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü, vatandaşların haklarının korunması ve insan haklarına saygının sağlanması açısından da büyük bir öneme sahip.  YZ  teknolojileri, çeşitli alanlarda önemli avantajlar sağlarken, kötüye kullanıma çok açık. Bu nedenle, tüzük, YZ uygulamalarının insan haklarına saygılı ve etik kurallara uygun olmasını garanti altına almak için bir dizi önlem içeriyor.

Örneğin, YZ sistemlerinin biyometrik gözetim ve yüz tanıma teknolojilerinin kullanımı, mahremiyet ve veri koruma haklarını ihlal edebilmekte. Bu tür teknolojilerin aşırı ve denetimsiz kullanımı, bireylerin özgürlüklerine ve mahremiyetleri karşı bir tehdit.  Tüzük, bu tür riskleri minimize etmek için sıkı düzenlemeler ve denetim mekanizmaları öngörüyor.

Ayrıca, tüzük, YZ sistemlerinin ayrımcılık yapmaması ve adil kararlar alması gerektiğininin üstünde duruyor. Örneğin, işe alım süreçlerinde kullanılan YZ algoritmaları, eğer önyargılı verilere dayanıyorsa, cinsiyet, ırk veya yaş gibi kriterlere göre ayrımcılık yapabilir. Tüzük, bu gibi eşitlik ilkesine aykırı uygulamaların önüne geçmeyi hedefliyor.

Tüzük aynı zamanda, YZ sistemlerinin şeffaf olmasını ve kullanıcıların bilgilendirilmesini zorunlu kılıyor. Örneğin, bir YZ sisteminin önerdiği kararların nasıl alındığını anlamak ve bu kararlara itiraz edebilmek, kullanıcı haklarının korunması açısından kritik öneme sahip. Bu şeffaflık gereklilikleri, vatandaşların YZ sistemleri üzerindeki kontrolünü artırarak olası yanlış uygulamalara karşı koruma sağlayacak.

Risk Grubu Kategorilendirmeleri

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü, YZ sistemlerini potansiyel risklerine göre dört ana kategoriye ayırır: Yasaklanmış YZ  Uygulamaları, Yüksek Riskli YZ Sistemleri, Sınırlı Riskli YZ Sistemleri ve Asgari Riskli YZ  Sistemleri.

  1. Yasaklanmış YZ Uygulamaları: Bu kategori, insan hakları ve güvenliği ciddi şekilde ihlal edebilecek YZ  uygulamalarını içermekte.  Örneğin, subliminal teknikler kullanarak insanların davranışlarını manipüle eden veya sosyal puanlama sistemleri bu kategoriye dahil edilmiş ve kesinlikle yasaklı.
  2. Yüksek Riskli YZ Sistemleri: Bu sistemlerin, belirli sektörlerde ve uygulamalarda kullanıldığında ciddi riskler oluşturabilme ihtimalleri var. Örneğin, sağlık, ulaşım, enerji ve eğitim gibi kritik alanlarda kullanılan YZ sistemleri yüksek risk kategorisinde. Bu sistemlerin sıkı denetim ve sertifikasyon süreçlerine tabi tutulması gerekli.

Yüz tanıma sistemleri genellikle yüksek riskli kategoride ve sıkı düzenlemelere tabi olacak. Ancak, kamu güvenliğini sağlama ve ciddi suçların önlenmesi amacıyla, yetkili makamlar tarafından belirli şartlar altında kullanılmalarına izin verilebilir. Bu kullanım, belirli bir yasal çerçeve içinde ve orantılılık ilkesine uygun olmalı. Örneğin, bir terör saldırısının önlenmesi veya kayıp bir kişinin bulunması gibi acil durumlar, idari makamların izni ile bu tür YZ teknolojilerinin kullanımına ortam sağlayacak.

  1. Sınırlı Riskli YZ Sistemleri: Bu sistemler, bazı şeffaflık gereksinimlerine tabi olup kullanıcıların bilgilendirilmesi gereken YZ uygulamalarını kapsıyor. Örneğin, sohbet robotları ve görüntü tanıma sistemleri bu kategoriye girebilir.
  1. Asgari Riskli YZ Sistemleri: Bu kategori, risk düzeyi düşük olan ve genel kullanımda olan YZ sistemlerini içermekte. Bu tür sistemler için ek düzenleyici gereklilikler ön görülmese de genel güvenlik ve veri koruma kurallarına uyulması gerekmekte.

Yürürlüğe Girme Tarihleri

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü’nün resmi olarak kabul edilmesinin ardından, belirli bir geçiş süresi öngörülüyor. Tüzüğün, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi tarafından onaylanmasının ardından yürürlüğe girmesi beklenecek. Bu süreçte, YZ sistemleri geliştiricileri ve kullanıcılarının uyum sağlaması için genellikle iki yıllık bir geçiş dönemi tanınacak. Bu süre zarfında, şirketlerin tüzüğün gerekliliklerine uygun hale gelmeleri ve gerekli sertifikasyon süreçlerini tamamlamaları gerekecek.

Türkiye’de Şirketler Uyumluluk İçin Ne Yapabilir ve Nasıl Bir Yol İzlemeliler?

Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler, Avrupa pazarına YZ sistemleri sunmayı veya AB’de hizmet vermeyi planlıyorlarsa, Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü’ne uyum sağlamak zorunda. Bu uyum sürecinde izlenebilecek bazı adımlar şunlar olabilir:

  1. Durum Değerlendirmesi: Şirketler öncelikle mevcut YZ sistemlerini ve süreçlerini değerlendirerek tüzüğe uyum düzeylerini belirlemelidir. Bu kapsamda, risk grubu kategorilendirmesi yaparak hangi düzenlemelere tabi olduklarını anlamalıdırlar.
  2. Yasal ve Teknik Danışmanlık: Tüzüğün karmaşıklığı nedeniyle, şirketler yasal ve teknik danışmanlık hizmetleri alarak uyum süreçlerini planlamalıdır. Özellikle yüksek riskli YZ sistemleri için gerekli olan sertifikasyon ve denetim süreçleri profesyonel bir yaklaşım gerektirir.
  3. Eğitim ve Farkındalık: Şirket içi eğitim programları düzenleyerek çalışanların tüzük hakkında bilgi sahibi olmalarını ve uyum süreçlerine katkıda bulunmalarını sağlamak önemli olacak.
  4. Veri Yönetimi ve Güvenlik: Tüzüğün gerektirdiği veri yönetimi ve güvenlik standartlarını karşılamak için mevcut veri politikalarını gözden geçirip güncellemek gerekecek.. Veri toplama, işleme ve saklama süreçlerinin şeffaf ve güvenli olduğundan kesinlikle emin olunmalı.
  5. Şeffaflık ve Kullanıcı Bilgilendirmesi: Sınırlı riskli YZ sistemleri için kullanıcıların bilgilendirilmesi gerekmekte. Bu nedenle, kullanıcıların YZ sistemlerinin nasıl çalıştığı ve hangi verilerin kullanıldığı konusunda bilgilendirildiği şeffaf bir iletişim stratejisi oluşturulmalıdır.
  6. Sürekli İzleme ve Güncelleme: YZ  teknolojileri hızla geliştiği için, uyum süreçlerinin sürekli olarak izlenmesi ve gerektiğinde güncellenmesi önemli. Şirketler, tüzükteki değişiklikleri ve yeni düzenlemeleri yakından takip ederek uyum süreçlerini dinamik tutmalı.

Avrupa Yapay Zeka Tüzüğü, YZ teknolojilerinin güvenli ve etik bir şekilde gelişimini sağlamak için önemli bir adım. Türkiye’deki şirketler, bu tüzüğe uyum sağlayarak Avrupa pazarında rekabet avantajı elde edebilir ve güvenilir YZ çözümleri sunarak itibarlarını artırabilir. Bu süreçte, kapsamlı bir uyum stratejisi izleyerek ve gerekli adımları atarak, şirketler YZ teknolojilerinin sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanabilirler.