Türk Hukuku’nda Acentenin Denkleştirme Talebi (Portföy Tazminatı)

Denkleştirme talebi TTK’nın 122. maddesine göre, acentenin müvekkiline sağladığı müşteriler veya müvekkilin sözleşme sona erdikten sonra bu müşterilerden sağlamaya devam ettiği faydaya bir karşılık olmak üzere, acenteye uygun bir tazminat talep etme hakkıdır. Bu maddeye göre;

• Taraflar arasındaki acentelikten doğan sözleşme ilişkisi fesih yoluyla sona erdiriliyorsa, denkleştirme isteminde bulunulabilmesi için acentenin haklı feshi veya müvekkilin haksız feshi söz konusu olmalıdır.
• Acentenin müvekkile yeni müşteriler sağlaması ve bunların sözleşmenin sona ermesinden sonra da müvekkile önemli çıkarlar sağlaması gereklidir.
• Acentenin, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla, aralarındaki acentelik ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret hakkını kaybediyor olması gereklidir. Acente tarafından işletmeye kazandırılmış olan yeni müşterilerin varlığı ve sözleşme devam etseydi acentenin işletmeye kazandırdığı yeni müşteriler dolayısıyla ücrete hak kazanacak olmasıdır. Sözleşmenin sona ermesi dolayısıyla acente bu ücreti yitirecektir. Bu nedenle sözleşmenin sona ermesine rağmen, yeni müşteriler için bir şekilde ödeme yapılmış ise acentenin ücret hakkı olmayacağından, acente denkleştirme talebini ileri süremeyecektir.
• Somut olayın şartları dikkate alındığında bu tazminatın ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi gereklidir. Bu şartı kanun koyucu acentenin gayretleri ile işletmeyi ve ürününü tanıtma ve piyasada pay alma çalışmaları olarak tanımlamaktadır. Ürünün veya işletmenin bilinen ünlü bir marka olması acentenin gayretlerinin göz ardı edilmesine sebebiyet vermemekte ve hakkaniyetin varlığına engel oluşturmamaktadır.
• Talep edilebilecek bu tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon ve diğer bedellerin ortalamasından fazla olamaz. Bunun yanında, sözleşme ilişkisinin beş yıldan daha az sürmüş olması durumunda faaliyetin devamı sırasındaki ortalama değer esas alınacaktır.
• Sözleşmenin feshinde acentenin hiçbir kusurunun bulunmaması gereklidir. Ancak taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırabilirler.
• Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Ayrıca portföy tazminatı hakkının, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekmektedir
• Hakkaniyete uygun olduğu ölçüde, tek satıcılık gibi benzeri tekel hakkı veren bayilik, francheising, distribütörlük gibi sürekli borç ilişkilerinin sona ermesi hallerinde de portföy tazminatı istenebilmesi kanunun açık hükmü doğrultusunda mümkündür.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bu hususta; 20.06.1996 tarih 1996/2084 Esas 1996/4544 Karar sayılı ilamı ile acentelik sözleşmesinin feshinde kusuru olmayan tarafın tazminat hakkı doğduğuna, kendi döneminde akdetmiş olduğu ve halen devam eden sigorta sözleşmelerinden dolayı prim hakkı kazanacağına, hükmetmiştir. Anılan ilama göre sigorta sözleşmesinin zeyilname ile uzatılması, yeni bir sözleşme olmayıp mevcut sözleşmenin günün şartlarına uyarlanmasıdır. Yargıtay bu kararı verirken İsviçre BK m.418 dikkate alarak, acentelik ilişkisine müvekkil tarafından haksız bir biçimde sona erdirilmesi halinde, acente lehine uygun bir tazminat verilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu işaret etmiş ve kanun boşluğunu MK m.1 gereği doldurmuştur.

Ayrıca son olarak komisyoncunun açıkça kefil veya sorumlu olduğunu belirttiği hallerde, muamelede bulunduğu kişilerin ödemelerinden ve diğer borçlarından sorumlu olacağını delkredere sorumluluk öngörülmektedir. Bu anlamda, acentenin de müşterilerin borçlarını ifa edeceğinden mesul olması mümkündür. Acentenin üçüncü kişilerin borçlarını ifa edeceğine kefil olmasına delkredere sorumluluk denilmektedir. Bu ihtimalde, acentenin BK md. 421/ 2 uyarınca, ayrı bir ücret isteme hakkı mevcuttur.