Avrupa Yeşil Mutabakatı
Avrupa yeşil anlaşması aslında uzun zamandır ülke ayrımı bulunmaksızın tüm insanların ortak olarak yüzleşmekte olduğu varoluşsal tehdide karşı atılan somut ve kararlı bir adımdır. Yıllardır hızlı bir ilerleyişle ciddiyetini arttıran iklimsel değişiklikler ve değişikliklerle gelen olağan dışı doğa faaliyetleri, bu konuda şimdiye kadarki sınırların ve eylemlerin dışına çıkılarak ilerletici bir adım atılmasını gerekli kılmıştır. Anlaşma tam da bu noktada kendini göstermekte ve gerek biyolojik çeşitliliğin azalması gibi geçmişe yönelik hasarların geri çevrilmesi gerekse tüketim alışkanlıklarını değiştirmesi gibi geleceğe yönelik tedbirlerin yer aldığı bir yol haritası olarak hizmet etmektedir. 2050 yılına kadar iklime zararsız ilk kıta olma amacıyla enerjiden inşaata birçok sektöre yayılması planlanan anlaşmanın uygulaması mart ayında önerilecek ilk Avrupa İklim Yasası ile somutlaştırılacaktır. Anlaşmanın bu amaçlarla belirlediği başlıca eylem planlarından aşağıda bahsedilmiştir.
Temiz ve Döngüsel Bir Ekonomi Oluşturulması:
Avrupa Yeşil Anlaşması ‘ndan önce de var olan döngüsel ekonomi oluşturma bilincinin bu Anlaşma ile desteklenerek AB endüstrisine geçişinin hızlandırılması amaçlanmaktadır. Bu bilinçle Avrupa Birliği ekonomisi modernize edilecek ve gerek yerel gerekse global anlamda döngüsel ekonominin fırsatlarından yararlanılacaktır. Döngüsel ekonomi büyük çerçeveden bakıldığı zaman tüm sektörlere uyarlanması beklenen bir anlayışken, uygulamada özellikle tekstil, inşaat, plastik ve elektronik gibi kaynak yoğunluklu alanlarda etkili olacaktır. Örneğin “onarım hakkı” ile elektronik aletlerin eskimesi geciktirilecek ve bu sayede cihaz kulanım süresi uzatılarak tüketim miktarı düşürülecektir. Bir diğer tedbir ise tek kullanımlık plastikler için önlemler alınması olup bu konuda tüketicilerin bilinçlendirerek ekolojik geçişte aktif rol oynamaları sağlanacaktır.
Temiz, Hesaplı ve Güvenilir Enerji
kullanımının benimsenmesi de yine Anlaşma kapsamında belirlenen hedeflerden birini oluşturmaktadır. Avrupa sera gazı emisyonlarının %75’inden fazlasının ekonomik sektörlerde gerçekleştiği tespiti göz önüne alındığında bu alanlarda kullanılan enerjinin seçimi ve verimliliğine dikkat edilmesi gerekmektedir. Kömür kullanımının mümkün olduğunca azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına dönülmesi, bu kaynaklara erişimin tüketiciler ile işletmeler için uygun fiyata çekilmesi ve tüketicilere evlerini iklim dostu enerji kaynaklarına uyumlu olarak yenileme finansman programları sağlanması Anlaşma dahilindeki planlardan bazılarıdır. Anlaşma kapsamında, özellikle uygun fiyata karbonsuzlaşma hedefine yönelik olarak sektörler arası entegrasyon ve iş birliğine ayrıca ağırlık verilmesi gerektiğine değinilmiştir.
Enerji ve Kaynak Tasarruflu Bina:
Anlaşmanın yapı sektöründeki uygulamasına enerji tüketimindeki payı sebebiyle büyük önem verilmektedir. Avrupa Birliğindeki enerji tüketiminin %40’ını oluşturduğu belirtilen yapı sektörü karbon-nötr hedefine ulaşımda el atılmadan geçilemeyecek bir konuma sahiptir. Bu doğrultuda yapı yenileme finansman programları hazırlanarak, 2050 yılına kadar gerek hastane gibi kamu binalarının gerekse özel yapıların yenilenme oranlarının iki-üç katına çıkarılması ve karbonsuzlaştırma ile dijitalleştirmenin arttırılması planlanmaktadır.
Sürdürülebilir ve Akıllı Mobilite:
Ulaşım AB’nin sera gazı emisyon oranının %25’inin kaynağını oluşturmakta olup bu oran her geçen gün istikrarlı bir şekilde artmaktadır. Avrupa Yeşil Anlaşmasının taşımacılık sektöründeki temel amacı 2050 yılına kadar ulaşımda emisyon oranını %90 oranında azaltmak olup bu hedef doğrultusunda karayolu, demiryolu, hava ve deniz taşımacılıklarının da ilgili eylem planına katkı sağlaması ve kullanıcı esaslı sürdürülebilir bir ulaşım sistemi oluşturarak temiz, uygun fiyatlı ve sağlıklı alternatifler üretilmesi beklenmektedir. Bu kapsamda komisyonun 2020 yılında sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık için bir strateji kabul edeceği belirtilmiştir. Bu sayede, taşıtlar özelinde belirlenmiş yakıt standartları veya taşımacılık alanına bağlı olarak (örneğin; havalimanı bölgelerinde hava kirliliğinin önlenmesi) alınması gereken çevresel tedbirler somutlaştırılacaktır.
“Çiftlikten Çatala”; Adil, Çevre Dostu ve Sağlıklı Bir Gıda Sistemi:
Dünya nüfusunun her geçen gün hızla arttığı bu sistemde besin üretim süreci de nüfus artışıyla doğru orantılı olarak zorlaşmaktadır. Besin üretim sürecinde ortaya çıkan aşırı doğal kaynak kullanımı, hava-toprak-deniz kirliliği ve iklim değişikliği gibi olumsuz etkilere ek olarak, tüketim sürecinde de bilinçsizlik sebebiyle boşa harcanan büyük besin miktarlarıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Bu kapsamda Komisyonun 2020 yılında “çiftlikten çatala” projesini sunması ve ilerleyen dönemlerde de global bir sürdürülebilir gıda politikası formüle etmesi beklenmektedir. “çiftlikten çatala” projesi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadele, çevreyi koruma ve biyolojik çeşitliliği koruma amaçları desteklenecektir. Organik tarımın yaygınlaştırılması, su kalitesini iyileştirmeyi ve emisyonları azaltmayı amaçlayan çiftçilerin ödüllendirilmesi, antibiyotik ve pestisit kullanımının azaltılması ve düşük karbonlu deniz ürünlerinin gıda kaynağı potansiyelinin arttırılması anlaşmanın çevre dostu gıda sistemi alanında değindiği noktalardan bazılarıdır.
Yukarıda belirli başlı getirileri ve beklentileri açıklanan Avrupa Yeşil Anlaşması’nın, maddi açıdan Avrupa Birliği’nin üye devletler tarafından desteklenen finansal kuruluşu Avrupa Yatırım Bankası tarafından finanse edilmesi planlanmaktadır. Bankanın yalnızca önümüzdeki on yıl içerisinde çevre projelerine 1 trilyon Euro ayırmayı planladığı bilinmekte olup bu durum Avrupa Yeşil Anlaşmasının uygulanabilirliğinin ne denli büyük bir finansman gerektirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak bu değişimin asıl amacının yenilikten ziyade yaşanılabilir bir dünya olduğu dikkate alındığı zaman yapılan finansal yatırımın sürece fazlasıyla değer olduğu anlaşılmaktadır.